Tarihine bakalım çayın…
İlk olarak M.Ö. 59’da Çin’de yapıldı, ancak muhtemelen daha erken ortaya çıktı. Çay, çeşitli bitkilerin yapraklarının, çiçeklerinin, köklerinin, gövdelerinin, kabuklarının, tohumlarının kaynatılmasıyla veya haşlanmasıyla elde edilen bir içecek türüdür. Çay çalısının bilimsel ismi Camellia sinensistir.( https://tr.wikipedia.org/ )
Dünyanın en sevilen içeceklerinden biri, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca mutfağın vazgeçilmezlerinden ve her gün milyarlarca bardak içiliyor. Peki çayın binlerce yıldır insanlara ferahlatıcı bir canlılık sunduğunu biliyor muydunuz? Sizi dünyanın en sevilen içeceğinin geçmişinde küçük bir yolculuğa çıkarayım…
Mistik açıdan çay
Köken olarak çay mitler ve öykülerle örtülüdür. Çin imparatorlarından Portekiz prenseslerine kadar çayın geçmişi tadı kadar zengindir. Çay içmeye dair ilk atıflar Çin’den geliyor. Efsaneye göre bir yaprak, İmparator Shen Nung için kaynatılan suya düştü. İmparator çayın tadını ferahlatıcı buldu. Çay içmeyi keşfeden insan olduğunun farkında değildi. Güzel tesadüfler, sizlere çay ülkesinden yazmak daha güzel…
Çaya aşık olan millet Japonlar
Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise binlerce yıl sonra, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar.
Cup of tea with teaspoon on wooden table
Çay Avrupaya Ulaştı Çayı Kahveden Daha Özel Bir Yere Koydular..
Asya’da çay zevklerini ilk keşfedenler Portekizlilerdi; Asya’da yaşayan misyonerler ve tüccarlar çayı eve hediye olarak getirdiler. Bununla birlikte, bu fevkalade yaprağın ticari potansiyelini gören Hollandalılardı. Çay o zamanlar inanılmaz derecede pahalıydı ve uzun yıllar boyunca, sadece toplumun en üst düzeydeki üyeleri böyle bir lezzeti karşılayabiliyordu. Gerçi Avrupada çay hala kıymetli önemli zamanlarda içilen lüks tüketim içinde.
En önemlisi benim açımdan
Şaşırtıcı bir biçimde, çay tüketimiyle ünlü olan İngilizler çayı hemen benimsemedi. II. Charles Portekiz prensesi (ve çay düşkünü olarak tanınan) Braganza’lı Catherine ile evlendikten sonra bu durum değişti. Yeni kraliçeye ayak uydurmak isteyen İngilizler çok geçmeden çay içmeye başladı ve geriye bakmadı. Böylece Avurpaya taşındı çay…
ÇAY – TEA – 茶 – ЧАЙ – TEE – THÉ – شاي
Siyahı, beyazı, yeşili, sütlüsü, demlisi, açığı, koyusu, buzlusu… Dili, rengi nasıl olursa olsun bir bardak çayın evrenselliği tartışılmaz. Çay dünyanın birçok yerinde bir dostluk nesnesi. Türkiye’de sadece bir sıcak içecek olmanın ötesinde bir kültür. Biz de bir bardak çayın yanına sohbeti, hasreti, dostluğu katık ettik. Bekliyoruz…
Sevgilerimle,
Sultan Restaurant, MADO, Hayat Group