Projelerim

SULTAN RESTAURANT

Sultan Restaurant 2004 yılında Guangzhou’da aile şirketi olarak kuruldu. 2000’li yılların başında Türkiye’deki ticaretimizi geliştirmek ve gelişimini sağlamak için  Çin’e olan ziyaretlerimizi arttırdık. Bu süreçte fark ettik ki Çin’de alışkın olduğumuz tatlara uygun yemek bulmak çok zor. Ziyaretlerimiz sıklaşınca da yaptığımız girişimler ve çalışmalar sonucunda Guangzhou’da bir Türk Restoranı açmaya karar verdik. Türk dostlarımıza ve ziyaretçilere uygun yemek sunmayı amaçlayarak 300 m2’lik bir mekân ile Sultan Restaurant’ı hayata geçirdik. 2007 yılına geldiğimizde biz artık sadece Türk ziyaretçilere yemek veren bir mekân olmaktan sıyrılıp Çinlilere ve Çin’e gelen tüm ziyaretçilere eşsiz lezzetler sunan bir marka olmuştuk.
Guangzhou’daki ilk restoranımızı ihtiyaçlar doğrultusunda büyüttük. Çalışan sayımız 3 katına çıktı. Diğer bölgelerdeki insanlara da ulaşmak adına 2009 yılında ikinci restoranımızı Yiwu’da açtık. 1500 m2, 4 katlı yeni binamızda Türk lezzetinin yanı sıra Türk kültürünü de tanıtan, Türk halkını Çinli dostlarımızla tanıştıran ve sevdiren bir marka olduk.
Artık hayallerimiz de değişmişti. Biz sadece yemek vermiyorduk. Gönüllü kültür elçileri olmuştuk. Sadece Türklere ve İslam coğrafyasından Çin’e gelen dostlarımıza yemek vermiyorduk. Önemli bir Çinli müşteri kitlesi de yakalamıştık. Mutfağımızı en iyi şekilde temsil etmek için çok çaba sarf ettik ve öncelik olarak işimizi dürüst yapmaya devam ettik. Ar-Ge çalışmalarımızı sıkı tuttuk. Alt yapımızı doğru hazırladık. Ürün seçimi, malzeme temini, eleman seçimi, aşçıbaşılarımızın Türkiye’den seçilip Çin’de yaşamalarının sağlanması konularını titizlikle ve hiçbir aksaklığa sebep vermeyecek şekilde planlandık ve uyguladık. Karşılığında da her geçen sürede üstüne koyarak gelişen ve büyüyen bir başarı sağladık.
Başarımızı da üst üste aldığımız “En iyi Ortadoğu ve Batı Restaurantı” ödülleri ile de kanıtladık. Üst üste 6 yıl bu ödülü alabiliyor olmak özümüzü ve kültürümüzü çağdaş yaşam ile harmanlamak ile olmuştur. Çok çalıştık ve çok çalışmaya da devam edeceğiz. Çünkü Sultan Restaurant artık bir kültür durağı. Bizim de bunu korumamız ve daha da geliştirmemiz gerekiyor.
Dünyanın en iyi 3 mutfağından birine sahip olmamıza rağmen ülkemiz dışında tanınırlığı az bir mutfağız. Çin gibi 1,5 milyar nüfusa sahip bir ülke ile bu işe başlamak bu yolda ilerlememizin en önemli etkenlerinden birisidir.
Ürünlerimiz Türk dostlarımızın bildiği ve aşina olan ürünlerdi elbette. Ancak diğer ülkelerden gelen ziyaretçiler ve Çinli müşterilerimiz için bu durum değişik deneyimler yaşama, yeni bir kültürle tanışma, yeni bir damak tadı yolculuğuydu.

Neden Çin’deyiz?

Türkiye’deki ticaretimizi geliştirmek adına Çin’deki fuarlara yoğun katılım sağladık ve bu sebeple de Çin halkını, Çin ticaretini yakından tanıma fırsatını yakaladık. 2000-2001 yılında Dünya’da ve Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz sonucunda ticaretimizi Çin’de sürdürme hedefiyle yola çıktık.  Çin’in gelecekte çok büyük bir ekonomi olacağını ön görerek yatırımımızı gerçekleştirdik. Çin’in bu öngörülebilir büyümesini önceden görmemiz ve bunu burada yaşamamız ne kadar doğru karar aldığımızı gösteriyor. Sultan Restaurant ile başlayan yolculuğumuza MADO, Pınar Grubu, Hayat marketlerini de ekleyerek devam ediyoruz. Ülkemize ait değerleri farklı markalarla Çinli dostlarımıza tanıtmaya devam ediyoruz.
Emin ve kararlı adımlar atarak, altyapımızı sağlam tutarak, Ar-Ge çalışmalarına büyük önem vererek geldiğimiz noktada 3 Sultan Restaurant, 6 MADO, 3 Hayat Market, online marketlerle beraber 500 kişiyi aşkın bir aile olduk.
 
Özcan SEZER

MADO

Kahramanmaraş dondurmasının dünyaca bilinmesini sağlayan Mado, büyük üretim kapasitesi ve dondurma tüketiminde yurtiçinde söz sahibi olmasının yanı sıra yurtdışında da sektörünün önde gelen değerlerinden bir haline geldi. Mado, 150 yıllık serüveninde gelenekselden günümüze dünya standartlarında bir gelişme gösterdi ve günlük 120 ton üretim kapasitesine ulaştı.

Sultan Restaurant ile yakaladığımız başarıyı farklı tatlarla devam ettirmek ve tecrübemizi paylaşmak için MADO ile anlaşarak Çin temsilciliğini aldık. Farklı bir şey ortaya koymalıydık. Çin’de olmayan bir lezzeti getirmeliydik ve yine asla vazgeçmeyeceğimiz bir değer olan “kendi kültürümüzü ortaya koymalıydık”. Bu yüzdendir ki fizibilite çalışmalarımızı tamamlayıp MADO ile anlaşma sağladık.

MADO tercihimizle rakibimizin olmadığı bir piyasaya giriş yaptık. 2 yıl gibi kısa bir sürede 6’ncı yerimizi açtık. Kısa vadede 20 mekan daha açacağız. Çin’de 1000 mekan, her Çinliye hergün 1 top dondurma hedefimiz var. Bu hedefimizi de tutturacağımızdan eminiz.

MADO’nun da bizimle yürümesinin elbetteki nedenleri vardı. Bunlar:

• Bölgesini ve tüketim alışkanlıklarını iyi bilen, trendleri takip edip yönetebilen bir markayız.

• Gıda perakendeciliği yapmış, bulunduğu bölgede yabancı bir markanın temsilini bilen bir markayız.

• İnsan kaynakları olan ve yönetebilen bir markayız.

• Yerel pazarı iyi bilen, networkleri olan bir markayız.

• Pazarlama ve tedarik zinciri konularında operasyonun gereğini yerine getirebilecek kapasitede, uluslararası marka temsil ve pazarda tutundurma tecrübesi olan, kurum kültürü ve kimyası sağlam bir markayız.

PINAR

Dünya ekonomisindeki giderek artan rekabet ortamı, şirketler için güçlü markalar yaratma gerekliliğini her zamankinden daha önemli kılıyor. Tüketicinin tercih ettiği marka olmak, sürdürülebilir karlılığı sağlamak ve uluslararası pazarlarda kalıcı olmak marka olmanın gereklerini yerine getirmekle mümkün.

Bu yüzden biz de bunu en iyi yapan markalardan biri olan PINAR ile anlaşarak uluslararası piyasanın can damarlarından biri olan Çin’de süt ve süt ürünleri konusunda yer almaya başladık.

Kurulduğumuzdan bu yana Çin halkına sağlık, lezzet, yenilik kaynağı olan ürünler sunarken, milyonlarca insan için nesiller boyu bir “Yaşam Pınarı” olması amacıyla PINAR ortaklığımıza başladık. 

Başarılı ve kalıcı bir marka olmanın en önemli kriteri ilk faaliyet sonrasında girilen yeni alanlarda da marka kimliğini aynı tutarlılıkla taşıyabilmek ve çeşitlenen ürünlere markanın ortak imajını yansıtabilmektir. Bir süt ve süt ürünleri markası olarak doğan PINAR, geçen zaman zarfında gıda sektörünün farklı alanlarında birçok ilki gerçekleştirdi. 

Çin halkına sunduğumuz geniş ürün yelpazesi ile Türk girişimciliğinin, Türk kültürünün yarattığı kazançları ve faydaları da gerçekleştirmiş olduk.

PINAR, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçılar Birliği tarafından kaliteli Türk ürünlerinin dünya pazarına tanıtımı ve Türk malı imajının dünyada yerleştirilmesi amacıyla geliştirilen “Turquality” projesi içinde yer alarak Türkiye’yi ve Türk ürünlerini yurtdışında temsil etmektedir. 

İş birliğimiz ile de 1,5 milyarı aşan nüfusuyla Çin halkına da aynı kaliteyi ve güveni sunmaya çalışıyoruz.

HAYAT GROUP

Hayat Group; Sultan Restaurant ve Hayat Marketler adı altında kurulan bir şirkettir. Gelişen iş akışı sayesinde MADO, Pınar ve 15 farklı markayı da aynı çatı altında toplayarak bir grup haline geldik. Food and Beverage kurgusu ile sadece gıda konusunda oluşumlar yaptık. Yakın hedefimizde bu markalarla holdingleşme çalışmalarımız var.  Çin’de Hayat Group olarak bilinen ve taktir edilen bir firmayız. Genel akışın tersine Çin’den Türkiye’ye değil, Türkiye’den Çin’e bir akış sağlıyoruz. Bu da yarattığımız katma değerin önemini ortaya koymaktadır.

Türkiye’deki yiyecek ve içecek gıda sektörünü ve değerli ürünlerini bu coğrafyada tanıtmak ve tanınır hale getirmek en önemli hedefimiz. Mado ve Pınar ile anlaşma sağlayarak Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri markalarını, en büyük kafe zincirleri markalarını Çin’e taşımış olduk. Bunu yaparken de onları rekabetsiz bir pazara taşıdık. Böylelikle hem bayrağımızı daha rahat tanıtabilecek, hem Çin halkını yeni lezzetlerle tanıştıracak hem de ülkemizin bilinirliğine katkı sağlayacaktık.

Profesyonel ve uluslararası arenada yer alabilmiş iki güçlü yapıyla iş birliği içinde olmamız bizim de bu tecrübelerden yararlanmamızı sağlamaktadır. Kurumsal yapımızı geliştirmek ve güçlendirmek için bu ortaklıklarda azimle ve özveriyle çalışmaya devam ediyoruz.

Sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun dediği gibi;  “Çin’den mal almak uzak değilse satmak ta uzak değildir”. Bu kavramla yola çıkarak ve coğrafi uzaklığı bir kenara bırakarak, Türkiye’deki ürünleri Çin’li tüketicilerin ayağına getirmek konusunda başarı ile ilerliyoruz.

TÜRES

Türk Mutfağını dünya gastronomisinde lider hale getirmek ve Türk Mutfağının dünyadaki temsilcisi olmak vizyonu ile hareket eden TÜRES’in (Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği) Çin Şubesini Başkan olarak temsil etmekteyim.

TÜRES (Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği), 1.000’i aşkın marka, 12 bine yaklaşan satış noktası, 200 bini aşkın çalışan ve 25 milyar TL’lik ticaret hacmi ile yeme içme sektöründe faaliyet gösteren en etkili STK’dır.

TÜRES’in misyonu; Türk Mutfağını dünya gastronomisinde lider hale getirmek, vizyonu ise; Türk Mutfağının dünyadaki temsilcisi olmaktır.

TÜRES, yeme – içme pazarında dünya markalarının oluşturulması, dünya gastronomi pazarından daha çok pay alınması ve ülkemize gelir kazandırılması konusunda birçok çalışma yürütmektedir.

Gerek işletmelerimin başarıya ulaşması, bu başarıları aldığı ödüllerle belgelemesi, dünya markası haline gelmiş MADO ve PINAR gibi markalarla iş birliği yapabiliyor olmamız, TÜRES vizyon ve misyon ilkelerini taşıyor olmamız, bu değerli ve önemli yapı içerisinde bulunmamı sağladı.

TÜRES’deki hedefim Türk mutfağını dünyanın en büyük ve kalabalık ülkesinde yani Çin’de tanıtmak. Bunu da sadece Çin halkına değil Çin’e gelen ve Çin’de bir çok ticaret yapan ortadoğulu bir çok insana da tanıtmaktır.

Türk mutfağını ve kültürünü tanıtma konusundaki öncelikli hedeflerimin gerçekleşmesi için TÜRES çatısı altında yapabileceğimiz çok şey var. TÜRES çatısı altındaki ünlü kuruluşlarla Türk mutfağımızı dünya sıralamasında hak ettiği yerini aldırmak en büyük hedeflerimizden bir tanesidir.

Özcan SEZER

Yiwu Bir Kemer Bir Yol Kooperatif Birliği

2013 yılında Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Xi Jinping, Asya’yı Avrupa ve Afrika başta olmak üzere diğer bölgelere bağlamayı amaçladığı ‘’Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ ’adlı girişimini dile getirmiştir. İnisiyatif katılımcı ülkeler adına ekonomi, politika, kültür ve teknoloji değişimi açısından birçok avantaj sunmaktadır. Türkiye’nin de dahil olduğu birçok ülke inisiyatife olumlu yaklaşarak destekleyicisi olmuştur. 

Coğrafi konumunun özellikleri, günümüz jeopolitik şartlarının verdiği olanaklar ile Türkiye gerek evrensel düzeyde gerekse bölgesel düzeyde politik seçeneği en fazla olan ülkelerden birisidir. Türkiye’nin politik seçeneğinin en fazla ülke olmasında yeri olan unsurlardan bir diğeri de toplum olarak sahip olduğumuz eşsiz beşeri özelliklerdir 

Üç kıtayı birbirine bağlayan ve çok önemli jeostratejik konuma sahip olan Türkiye, Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesidir. 

Küreselleşmenin getirdiği geniş ekonomik piyasalar politikaların uzak kıtalarda bile yapılabilmesini sağlamıştır. Önümüzde ki süreçte de bu şekilde devam etmesi beklenen bu süreç, birçok yeniliği ve değişikliği beraberinde getirmiştir. 

Türkiye, İpek Yolu’nun tam ortasında ve çok büyük öneme sahip konumda. İpek Yolu’nun kara yolu güzergahının tam ortasında bulunan Türkiye, bu sebeple siyasi ve ekonomik bakımdan çok hareketli bir ülkedir. 

Kuşak ve Yol İnisiyatifi Türkiye’nin jeopolitik stratesine son derece uygundur. Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya’nın kesişme noktasında, Avrasya’nın tam merkezi konumundadır. Akdeniz’den Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan sınırların ortasında bulunan Türkiye’yi, Avrasya’nın dayanak noktası olarak tanımlamak yanlış olmaz. Avrasya’nın kavşak noktası olan Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu Kuzey Afrika ve Kafkaslar gibi önemli bölgelerle bağlantısı bulunmaktadır 

Çin açısından Türkiye, Avrupa’ya ve Balkanlara bir çıkış kapısı, Orta Asya ve Ortadoğu’da ekonomik alanda iş birliği yapabileceği bir ortaktır. Orta Koridor’un Türkiye’den geçecek olması, Türkiye’nin Asya-Avrupa-Asya bağlamında stratejik geçiş güzergahlarının tamamını kontrol ediyor olması, Türkiye’yi proje için kilit ülke konumuna getirmektedir. 

Çin’de iş yapan bir Türk girişimci olarak böyle bir oluşuma kayıtsız kalmamız düşünülemezdi. Ülkemizi Çin’de temsil ederken aynı zamanda da Çin – Türk dostluğunu perçinlemek adına da çalışmalar imza atmaktayım. Bu minvalde de Yiwu Türk Ticaret Odasının ve Yiwu Bir Kemer Bir Yol Kooperatif Birliğinin başkanlığını yapmaktayım. Kuşak Yol Projesi açısından da kritik önemde olan Yiwu kenti, 15 binden fazla yabancı tüccara ev sahipliği yapıyor. Üretimleri nedeniyle “dünyanın süpermarketi” olarak da kabul edilen Yiwu kentine ayrıca her yıl 100 ülkeden 550 binden fazla yabancı tüccar geliyor. 2016 yılında 400 girişimcinin katıldığı Hangzhou’daki yarışmada birinci oluşumuz, gerek ülkemizi gururlandırarak bayrağımızı zirveye taşımamızla gerekse Yiwu’yu ülke gündemine taşımamızla bizi gururlandırdı.

Küresel ekonominin ve hatta siyasetin geleceğini tepeden tırnağa değiştirecek olan proje, önümüzdeki 50 seneyi yeniden şekillendirecektir. Bu proje küresel ekonomiyi güçlendirecek ve önemli hatlarıyla eşi benzeri olmayan bir pazarda 3 milyar nüfusu ilgilendiren bir yatırım projesidir.

2009 yılından beri geliştirdiğimiz ilişkilerle bölge yöneticileri ile çok önemli bağlar kurduk. Yerel ve ulusal kanallarda haber olmayı başardık. Çin’de bulunuş amacımız sadece ticari işletmelerimizle var olmak değildi. Sahip olduğumuz kültürü Çin kültürü ile paylaşmak da bizim için önemli bir misyondu. Bunun meyvesini de İpek Yolu üzerinde yer alan Yiwu ve Kahramanmaraş’ı 2019’da kardeş şehirler yaparak almış olduk. Çin’de başarıyla temsilciliğini yaptığımız MADO ile bu projeyi çok kısa sürede hayata geçirdik.

Özcan SEZER